Başlık biraz iddialı ve de çok ilginç gelebilir fakat yazımın devamını okuduğunuz da bana hak vereceksiniz umarım. Çünkü Cumhuriyet ilan edildiğinde, İslami devlet olan Osmanlı kurumları vardı, Türkiye’de.
‘Türkiye Büyük Millet Meclisi(T.B.M.M.)’ açılırken sanki bir şeriat meclisi açar gibi uygulamalar yapılmıştır. Hacı Bayram Cami’sinde Cuma namazı kılınmış, Kur’an’ı Kerim’ler, dualar okunmuş. Sonra hep birlikte meclis binasına gelinerek kurban kesilerek ve yine dualar eşliğinde T.B.M.M. 23 Nisan 1920’de açılmıştır. İlk meclisin milletvekillerinin bir kısmının din adamlarından oluşması da yine düşündürücüdür. İlk meclisin milletvekillerinden biri de hepimizin adını ezbere bildiğimiz ‘vatan şairi’ diye anılan ‘Mehmet Akif ERSOY’dan başkası değildir. M.Akif’in hayatını okuyanlar bilir, kendisi İslami düşüncede olan bir düşünür, vaiz ve hafız’dır. Düşünün ki o dönemde laikliğin adı bile anılmıyormuş.
‘Türkiye Büyük Millet Meclisi(T.B.M.M.)’ açılırken sanki bir şeriat meclisi açar gibi uygulamalar yapılmıştır. Hacı Bayram Cami’sinde Cuma namazı kılınmış, Kur’an’ı Kerim’ler, dualar okunmuş. Sonra hep birlikte meclis binasına gelinerek kurban kesilerek ve yine dualar eşliğinde T.B.M.M. 23 Nisan 1920’de açılmıştır. İlk meclisin milletvekillerinin bir kısmının din adamlarından oluşması da yine düşündürücüdür. İlk meclisin milletvekillerinden biri de hepimizin adını ezbere bildiğimiz ‘vatan şairi’ diye anılan ‘Mehmet Akif ERSOY’dan başkası değildir. M.Akif’in hayatını okuyanlar bilir, kendisi İslami düşüncede olan bir düşünür, vaiz ve hafız’dır. Düşünün ki o dönemde laikliğin adı bile anılmıyormuş.
Mart 1924'e gelindiğinde Halife'liğin kaldırılması ve aynı gün çıkarılan 'Tevhid-i Tedrisat' kanunu yabancı ve azınlık okullarının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmesini sağladı, öğretim birleştirildi. Halife'liğin kaldırılması ve yeni okulların açılması laikliğe atılan adımlardan biridir sadece. Yalnız Halife'liğin kaldırılması olayı sorunlara yol açıcağından Anayasa'ya 'Devletin dini İslam'dır.' maddesi eklenmiştir. Bu madde de gösteriyor ki Cumhuriyet din etkisinden daha sıyrılamamıştır. Her ne kadar bu madde eklenmiş olsada, Şeyh Sait isyanının bir nedeni de Hilafet’in kaldırılması olarak gösterilir.
1928'e gelinirken Medeni Kanunun kabulü, Tekke, Zaviye ve Türbelerin kapatılması, Medreselerin kapatılması hamleleri laiklik adına atılan büyük adımlar olmuştur. Yine aynı sene Anayasa'dan 'Devletin dini İslam'dır.' maddesi çıkarılarak laiklik adına bir adım daha atılmıştır. Yapılan her hamle aslında laik düzene atılan adımlar olmuştur.
1937'ye gelinirken daha bir çok inkılapla beslenen bu genç cumhuriyet aynı yıl Anayasa'ya laiklik ilkesinin eklenmesi sonucunda anayasal bazda laiklik anlayışı kazanmıştır. 1937'den sonra Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olarak da anılmaya başlamıştır. 1924’te başlayan bu süreç aslında 1937’de sona ermedi. Türkiye halen tam anlamıyla laikliğin tanımını yapamıyor vede laikliği tam anlamıyla uygulayamıyor.
Not: Yazının orjinali Yazarport.com'da yayınlandı. Bu yayınladığım düzenlenmiş halidir.
email: doganozkocaman@gmail.com
Yorumlar