Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Fatih'in Sırlı Ölümü

        Sultan II. Mehmet 30 Mart 1432 yılında o dönemde Osmanlı Devletinin başşehri olan Edirne’de doğmustur. Babası Osmanlı padişaharının altıncısı olan Sultan II. Murat’tır. Aynı zamanda iyi bir şair ve divan edebiyatında ”Avni” mahlasını kullanmıştır. Çocukluğundan beri hayalini kruduğu İstanbul’un fethine ve Peygamber övgüsüne 21 yaşında nail olmuştur. Sultan II. Mehmet İstanbul fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet olarak anılmaya başlamıştır. Fatih başarılarla ve fetihlerle dolu otuz yıllık bir padişahlık geçirmiştir.      Yıllardan 1481 idi. Büyük Kartal hastaydı ve buna rağmen orduya sefer talimatı vermişti. Seferin nereye olacağını vezirleri de dahil kimse bilmiyordu. Bilinen tek şey ordu birliklerinin Üsküdar’a toplanma talimatı verilmesiş olmasıydı. Seferin hangi yöne olduğu bilinmemekle beraber iki ihtimal üzerinde duruluyordu. Ya Roma’ya (Papalık) ya da Mısır’a (Memlük Devleti) olması ihtimalleri üzerinde duruluyordu. Vatikan ve ...
En son yayınlar

Düyun-u Umumiye’nin İşleyişi ve İdari Yapısı

                                  '' Bugün İstanbul Lisesi olarak kullanılan Düyun-u Umumiye                                                                       Binası'nın ana kapısı.'' Düyun-u Umumiye’nin İşleyişi ve İdari Yapısı             1.Yönetimi Merkezi İstanbul’da olan düyun-u Umumiye İdaresi’ yabancı alacaklıları temsil eden 5 ülke temsilcisi ile yerli alacaklıları ve Galata Bankerlerini temsil eden birer üye olmak üzere toplam 7 üyeden oluşan bir idare olunmuştur.Üyelerden birisi İdare Meclisi Başkanı olarak görev yapmakta idi. Ülke temsilcilerinden birisi İngiliz ve Hollandalı alacaklıları, birisi Fransız alacaklıları, birisi A...

Osmanlılarda Para Birimleri ve 1844 Para Reformu

Osmanlılar İlhanlılar’ın Anadolu üzerindeki egemenlikleri süresince İlhanlı sikkelerini kullanmışlar, İlhanlı Valisi Timurtaş’ın Mısır’a kaçması üzerine de, H.727/1326-27 tarihinde kendi adlarına bastırılmış gümüş sikkeleri kullanmaya başlamışlardır. 15.Yüzyılın son çeyreğine kadar gümüş akçe ile bakır mangırdan oluşan Osmanlı sikkeleri, H.882/1478 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından sultani ya da hasane-i sultaniye adı altında ilk altın sikkenin darbettirilmesi (bastırılması) ile yeni ve önemli bir aşama kaydetmiştir. Çift metalli denebilecek Osmanlı para düzeninde temel ödeme aracı olarak gümüş akçe kullanılmıştır.; gümüş akçenin, gümüş içeriği düşürülmek suretiyle, gerekli görüldükçe tağşiş edilebilmesi mümkün bulunmaktadır, oysa altın liralar, altın içeriği Venedik dükası ve diğer yabancı sikkelere bağlı olduğu için, 17. Yüzyıl sonlarına kadar standardını korumuştur. Osmanlı para sistemi, 1844’e kadar, iki metaldeki, altın ve gümüşteki, fiyat dalgalanmalarına yol açtığı...

Vatansız Şehzade ''Cem Sultan''

                                Fatih Sultan Mehmet’in üç oğlu vardı. Şehzade Beyazid, Şehzade Mustafa ve Şehzade Cem’di. Bunlardan Mustafa, Fatih hayattayken 24 yaşında vefat etmişti. Fatih’in geride iki oğlu kalmıştı. Bunlardan Şehzade Beyazid babasının şehzadelik yıllarında 1448 yılında doğmuştu. Şehzade Cem ise İstanbul’un fethinin altıncı yılında 1459 yılında dünyaya gelmişti. Kim derdi ki ilerde bu iki şehzade Osmanlı tahtı için kavgaya tutuşacak ve savaş edecekler.                 Cem dokuz yaşına geldiğinde Kastamonu sancak beyliğine 15 yaşına geldiğinde ise Karaman sancak beyliğine atandı. Ağabeyi Beyazid ise 9 yaşında Amasya sancak beyliğinde görevlendirilmişti. Sancakların başkente uzaklığı yakınlığı önemliydi bir başka deyişle tahta uzaklığı ve yakınlığı ile ilgiliydi. Tahta davet haberi ulaştığında başkente yakın o...

ORTAÇAĞ, KİMİNE KARANLIK KİMİNE AYDINLIK

                              Günümüzde söylenen bir söz vardır; ‘’Ortaçağ Karanlığı’’ diye söylenir durur. Peki, niye karanlık? Kimin için karanlık, kimin için aydınlık diye düşünmek lazım. Ortaçağ dediğimiz zaman aralığı tarihçiler tarafından, kavimler göçü olayıyla başlayan ve Fatih’in İstanbul’u fethetmesiyle son bulan devirdir. Fakat ilginç olan ise o dönemde batı(Avrupa), derebeyleri ve kilise tarafından yönetiliyor bilim-teknikte ilerleme çok zayıftı. O dönemde doğu(İslam ülkeleri)’ya baktığımızda, bilim-teknikte büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. İbni Sina, Farabi, İbni Haldun, El Biruni gibi bilim adamları yetişmiştir. Daha ismini sayamadığım çok değerli bilim adamı bu dönemde yetişmiştir. Yani ortaçağ karanlığı denilen devirde, aslında öncesinde de dediğim gibi ortaçağ aslında İslam dünyası için çok aydınlık bir dönem olmuştur. Avrupa haçlı seferleri ve İspanyadaki Endülüs Emevi Devletinin çal...

Türkiye Bir İslam Cumhuriyeti Olarak Kurulmuştu Ve Türkiye’de Anayasal Laiklik Süreci

Başlık biraz iddialı ve de çok ilginç gelebilir fakat yazımın devamını okuduğunuz da bana hak vereceksiniz umarım. Çünkü Cumhuriyet ilan edildiğinde, İslami devlet olan Osmanlı kurumları vardı, Türkiye’de. ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi(T.B.M.M.)’ açılırken sanki bir şeriat meclisi açar gibi uygulamalar yapılmıştır. Hacı Bayram Cami’sinde Cuma namazı kılınmış, Kur’an’ı Kerim’ler, dualar okunmuş. Sonra hep birlikte meclis binasına gelinerek kurban kesilerek ve yine dualar eşliğinde T.B.M.M. 23 Nisan 1920’de açılmıştır. İlk meclisin milletvekillerinin bir kısmının din adamlarından oluşması da yine düşündürücüdür. İlk meclisin milletvekillerinden biri de hepimizin adını ezbere bildiğimiz ‘vatan şairi’ diye anılan ‘Mehmet Akif ERSOY’dan başkası değildir. M.Akif’in hayatını okuyanlar bilir, kendisi İslami düşüncede olan bir düşünür, vaiz ve hafız’dır. Düşünün ki o dönemde laikliğin adı bile anılmıyormuş. Cumhuriyet 29 Ekim 1923'te ilan edildiğinde, bir sene öncesinde saltanat kald...

Kırım Savaşı ve İlk Dış Borçlanma (1854-1855)

Osmanlı'nın Balta Limanı Anlaşmasını imzaladıktan sonra dış borçlanmaya girmesinin önü açıldığını 'Balta Limanı Anlaşması' isimli makalemde bahsetmiştim. Bu yazımda 2010 yılında hazırladığım üniversite tezimdeki 'Kırım Savaşı ve İlk Dış Borçlanma' kısmana yer vermek istiyorum: Mali buhranların süreklilik kazandığı bir ortamda Kırım Savaşının gündeme gelmesi (1853-1856) Osmanlı Devleti'nin, savaşta müttefikleri olan Fransa ve İngiltere ile 1854 ve 1855 borç anlaşması imzalamasını zorunlu kıldı. Kırım savaşının finansmanı için Osmanlı Devleti toplatmakta olduğu kaimelerden(o dönemde kullanılan kağıt para) vazgeçerek, hemen ordunun bulunduğu yerlerde geçmek üzere 171250 kese ordu kaimeleri çıkarır ve galata sarrafları kaynaklarına başvurur. Gelirleri senede 7.500.000 lira olarak tahmin edilen Osmanlı Hükümeti'nin çıkardığı kaimeler ve başvurduğu iç borç yeterli olmadığından, 4 Ağustos 1854'de Padişah Abdülmecid'in çıkardığı fermanla borç akdi yapıl...